Eskişehir EMDR
Uygulayan Psikologlar EMDR Göz Hareketleri İle Duyarsızlaştırma ve Yeniden
İşleme
EMDR; psikodinamik, bilişsel, davranışçı ve danışan merkezli yaklaşımlar gibi çok iyi bilinen farklı yaklaşımların öğelerini bir araya getiren bir yöntemdir . Pek çok çalışma EMDR’nin TSSB’de etkili olduğunu göstermiştir.
Eskişehir EMDR |
Son yıllarda yapılan bir gözden geçirme çalışmasında, TSSB tedavisinde, TravmaOdaklı Bilişsel Davranışçı Terapi (BDT) ve EMDR’nin diğer terapilerden üstün olduğu bildirilmiştir. TSSB terapilerine yönelik bir meta-analiz çalışmasında da EMDR ve Travma Odaklı BDT benzer düzeyde etkili bulunmuştur. Bu çalışmada, EMDR tekniği, EMDR’nin uygulaması ve EMDR için önerilen nörobiyolojik mekanizmalar özetlenmiş, karmaşıklık içermeyen bir erişkin travmasına bağlı TSSB olgusu, seans kayıtları ile verilerek uygulama örneklendirilmiştir. EMDR’nin ortaya çıkışı Francine Shapiro, 1987’de EMDR ile ilgili ilk gözlemlerini yapmış ve tekniğini çeşitli durumlarda denemeye başlamıştır. Shapiro’nun EMDR’yle ilgili deneyimi arttıkça, diğer terapi yaklaşımlarından da yararlanarak bu yöntemi zenginleştirmiştir. EMDR ile ilgili ilk kontrollü klinik araştırma 1988’de yapılmıştır. Bu tarihten günümüze kadar hızla kabul edilen ve etkililiği konusunda üzerinde pek çok çalışma yapılan bir teknik olmuştur. İlk yıllarında yaygın eleştiriler de almasına karşın, tekniğin gelişmesi, araştırma sonuçları ve uygulama endikasyonlarının yerleşmesine bağlı olarak, eleştirel yayınlara son yıllarda pek rastlanmamaktadır.
Temel konuları
EMDR ve EMDR araştırmaları olan “Journal of EMDR Practice and Research” dergisi
de 2007 yılından beri yayınlanmaktadır. Travma ve EMDR EMDR yaklaşımına göre,
travma ile ilgili anı bellekte uygun olmayan bir biçimde depolanır ve bu geçmiş
yaşantı “düğüm” olarak adlandırılır. Düğüm, terapötik olarak çözülmesi
hedeflenen, anı ağlarının merkezinde bulunan, biyolojik olarak depolanmış olan
deneyimdir. Uygun olmayan biçimde depolanan bu anılar, işlevsel olmayan
tepkilerin verilmesi ve kendilik algısının zayıflamasının en temel nedenidir.
Şu andaki yaşantılar var olan anı ağları ile bağlantıda olduklarından, işlevsel
olmayan bir biçimde depolanmış anı ile beslendiklerinde uygunsuz bir biçimde
yerleşebilirler. Bellekte depolanan anılar, görüntü, düşünce, duyumlar gibi
bilgilerden oluşurlar. Bilgi, “donmuş” bellek sisteminde değişmemiş/ işlenmemiş
şekilde, nörobiyolojik seviyede başka bilgilerle uyum sağlayacak şekilde işlenmeden
depolanmış olabilir. Çocukluk yıllarında yaşanan travmatik deneyimler özellikle
böyledir. Bu anılar “T” olarak adlandırılan tecavüz, savaş deneyimi gibi açıkça
kişiyi etkileyen travmatik bir yaşantı ya da “t” şeklinde gösterilen ve kişinin
kendisinde “değersizim”, “yetersizim” gibi olumsuz inançlara yol açan
(özellikle çocukluk çağı deneyimleri) bir çok olay (stresör) ya da stresörün
kronik olduğu yaşantılar olabilir. Birbiri ile ilişkili, temeldeki hedef anılar
(düğümler) özgün halleriyle (değişmeden-işlenmeden) depolanmışlardır ve şimdiki
zamanı önemli şekilde etkilerler. Şimdiki zamanda var olan bozuklukların
neredeyse tamamının nedeni geçmiş deneyimlerde saklıdır. Birçok insanın hayatı
boyunca benzer sorunları tekrar tekrar yaşamasının nedeni, işlenmemiş travmatik
anıları olabilir. Bu anılar işlendiğinde, bilgi, bozukluktan işlevselliğe doğru
hareket eder. Bilgi işleme, işlevsel olmayan verileri donma durumundan çıkarıp
uyum sağlayıcı bir çözüme doğru götürür. Bozukluktan işlevsel olana doğru
hareket eder, daha yüksek uyum sağlama gerçekleştikçe olumluluk artar. EMDR’nin
çalışma biçimi üzerine ilk hipotez Shapiro tarafından geliştirilmiştir.
Shapiro’nun Uyumsal Bilgi İşleme (UBİ) modeline göre; bir bilgi eğer sıkıntı
verici ya da travmatik ise tam olarak işlenemez. Bellekte olayla ilgili ilk
algılar, beraberinde çarpıtılmış düşünce (biliş) ve algılar olarak
depolanacaktır. İnsanların şu an sergiledikleri uyumsuz davranışlar bu sıkıntı
verici anıların işlenmeden kalmasının sonucudur. TSSB’nin “intrusive” (girici)
belirtilerinin, travmanın işlenmemiş algı, afektif ve bilişsel elemanlarından
kaynaklandığı varsayılır. Göz hareketleri ve diğer bilateral (iki yönlü ses ya
da dokunma uyaranı gibi) uyaranların bilgi işlemeyi uyardığı varsayımı vardır.
Çeşitli çalışmalar EMDR ve benzeri göz hareketlerinin anı ile ilişkili afekt ve
imgelerin canlılığını azalttığını göstermişlerdir. Sıkıntı ve bununla
bağlantılı kaçınmanın azalması duyarsızlaşmayı sağlar; bu yolla da anı ile
ilgili bilginin işlenmesi artıyor olabilir. Olayın imgeleri daha az belirgin
hale gelerek daha erişilebilir ve böylece, anı ile ilgili bilgi uyumsal bilgiye
katılabilir. Sonuç olarak, bellek ağı içinde daha fazla bağlantının kurulduğu
varsayılır.
Son yıllardaki çalışmalar, disosiyatif bozukluklar ,
konversiyon bozukluğu, kronik ağrı, otoimmün hastalıklar, dolaşım sistemi
hastalıkları gibi bir çok hastalık ile travma arasındaki bağlantılara dikkat
çekmektedir. Mümkün olan en kısa sürede travmaya müdahale ve tedavisi bu
nedenlerle çok önemlidir. Ruh sağlığı çalışanlarının travmaya yönelik
girişimlerinde ilaç tedavisi, bilişsel davranışçı yaklaşımlar ve grup
uygulamaları yanı sıra, kolay öğrenilen ve kısa sürede yanıt alınma şansı veren
EMDR tekniğini de yaygın olarak kullanmaları gerektiğine inanıyoruz. EMDR, TSSB’nin
yanı sıra, kronik ağrı, fantom ağrı, özgül fobi, çocuklarda TSSB ve stresle
ilgili dermatolojik bozukluklarda kullanılmış ve olumlu sonuçların elde
edildiği bildirilmiştir. Ayrıca, çeşitli tedavi kılavuzlarında EMDR, önerilen
yöntemler arasındadır. Ülkemizde TSSB üzerine yapılan çalışmalar ve klinik
gözlemlerimiz travma ve travma ile ilişkili bozuklukların oldukça yaygın
olabileceğine işaret etmektedir. Sonuç olarak, travma çalışmak isteyen ruh
sağlığı çalışanları için EMDR, çok kısa sürede öğrenilebilme ve uygulayabilme,
kısa sürede sonuç alınabilme açılarından iyi bir seçenek olarak görünmektedir.
#eskisehir #EMDR
Yorumlar
Yorum Gönder