Depresyon,
kişisel, aile, sosyal, eğitim, iş ve sağlık alanlarında ciddi sorunlara yol
açabilen psikolojik bir
rahatsızlıktır. Depresyon duygusal, zihinsel, davranışsal ve fiziksel alanlarda
olmak üzere birçok belirtilerle ortaya çıkar. En belirgin özelliği çökkün ruh
hali ile ilgi ve zevk almada önemli derecede azalmadır. Depresyondaki birey duygusal
açıdan mutsuz, karamsar ve ümitsizdir, daha önceleri çok severek yaptığı
işlerden artık zevk alamaz duruma gelmiştir, kendini hüzünlü ve yalnız
hisseder. Kendine ve çevresine ilgisi azalır, yoğun suçluluk hissedebilir,
hatta herkese yük olduğunu düşünüp gereksiz yere sorumluluklarını yerine
getirmediğini düşünür. Genellikle iç sıkıntısı, daralma, huzursuzluk yaşar, bazen
tüm duygularını kaybetmiş gibi hissedebilir. Depresyon sadece duyguları değil zihinsel
faaliyetlerimizi de etkiler. En sık görülen belirtiler dikkatini toplamada
güçlük ve unutkanlıktır.
Depresyon,
hayattan ve yaşanılan şeylerden zevk alamama halidir. Depresyon yaşayan kişi
hoşlandığı ve sevdiği şeyleri bile yapmak istemez, bunları yapması durumda ise
zevk alamaz. Yaşama sevinci yok olarak, üzüntü, keder, mutsuzluk, isteksizlik,
karamsarlık, umutsuzluk ve suçluluk gibi duygular yaşar. Depresyon, ruhsal
çöküntü ya da çökkünlük anlamına gelmektedir. Depresyonun davranışlardaki
etkisi enerji azalmasına bağlı hareketlerde yavaşlama, aşırı halsizlik şeklinde
olur. Basit günlük işler bile kişi için bir yük olmaya başlar. Sosyal
ilişkilerden kaçınır, yalnız kalmayı tercih eder, sorunlarını ve sıkıntılarını
paylaşmaz. Cinsel ilgi ve isteğinde
de belirgin azalma olur.
Depresyon yaşayan kişide bazı
bedensel belirtilerde görülebilir. Özellikle iştah belirgin bir şekilde
azalarak kilo kaybı yaşanır, bazen de tam tersi iştahta artış görülebilir. Sık
görülen diğer bir belirti de uykusuzluktur. Uykuya dalmada güçlük, uykunun sık
sık bölünmesi veya sabah çok erken uyanma şeklinde sorunlar görülebilir. Bazı
kişilerde ise yine tam tersi aşırı uyuma eğilimi olabilir. Bu kişiler çok
uyumalarına rağmen dinlenmiş olarak uyanmazlar. Bu belirtilere ek olarak baş, boyun
sırt, eklem ağrıları, mide ve bağırsak sorunları eşlik edebilir.
Depresyonun
en temel belirtisi, hayattan eskisi kadar zevk alamamaktır.
Kişi, eskiden hoşuna giden şeylerden artık hoşlanamaz olur. Sağlıklı bir insana
yağan yağmur, doğan güneş, iyi bir müzik ve film mutluluk duygusu verir. Ama
kişi depresyondaysa mutluluk duygusunu ve yaşama sevincini hissedemez. Hayat
depresyondaki kişiye boş ve anlamsız gelir. Hayattan eskisi gibi zevk alamama
hali, depresyon ilerledikçe, hayattan katlanamama haline dönüşür.
Depresyon
yaşayan
bir kişide duygunun değişebileceği ve yeni olaylara tepki verebilme
kaybolmuştur. Depresyonlu bir kişi normalde sevinç, mutluluk, neşe yaratan bir
olayla karşılaştığında duygu değişikliği göstermez. İçinde bulunduğu kederli
duygu durumu değiştiremez. Depresyon yaşayan kişilerde rastlanan duygular
arasında üzüntü, mutsuzluk, isteksizlik, çaresizlik, cesaretsizlik, elem, keder,
umutsuzluk, kendim değersiz görme, kendi değerini küçümseme, suçluluk,
kötümserlik ve karamsarlık bulunmaktadır
Depresyonun diğer bir
belirtisi isteksizlik duygusudur. İsteksizlik,
genellikle önce erteleme davranışı ile ortaya çıkar. İlk olarak sorumluluk
gereği yapılan işlere karşı ilgi kaybedilir. İsteksizlik halinin insanın
içinden hiçbir şey yapmak gelmez ve çok ağır depresyon tablolarında kişiye
yataktan çıkmanın bile zor geldiği görülür.
Depresyon yaşamaya eğilimli kişilerin genellikle kimseyi
incitmemeye, herkesi hoşnut etmeye, yardımsever olmaya eğilimli, aşırı duyarlı,
titiz, sorumluluk duygusu güçlü, yakınlarına aşırı bağlı ve bağımlı,
kendisinden ve yakınlarından yüksek beklentileri olan, mükemmeli arayan,
onurlarına düşkün, öfke duygularını dışa vurmayan, çabuk etkilenen ve üzülen
meraklı kişiler olduğu görülmektedir. Depresyon yaşayan kişilerde farklı
belirtiler görülmektedir, depresyondaki belirtilerin hepsi birden
görülmeyebilir, bu bağlamda bir kişide görülen belirti diğer kişide görülemeyebilir
fakat burada bahsedilen temel belirtiler hemen tüm depresyon yaşayanlarda
görülür. Bu temel belirtilerin yanında, sebepsiz sıkılma, huzursuzluk hissi,
gerginlik, sinirlilik, heyecan ve bunaltı depresyonda sıklıkla görülen diğer
belirtilerdendir. Günlük yaşamda bazen
herkes bu tür duygular fakat depresyondaki kişilerde bu sorunlar uzun süreli ve
sürekli olarak ortaya çıkar. Depresyon yaşayan kişiler çoğu zaman uykularında
da gergin olduklarını belirtirler. Ayrıca bedensel olarak, kalp çarpıntısı,
nefes almada zorluk, tansiyon düzensizlikleri, yutkunmada güçlük ve
psikosomatik yakınmalara sıklıkla karşılaşılır.
Depresyon
yaşayan kişiler çok endişelidir ve çabuk kaygılanırlar. Kaygı durumu depresyona eşlik eden ciddi bir sorundur. Uykusuzluk, iştahsızlık, yorgunluk, cinsel
isteksizlik, değersizlik duyguları, kendine güvende düşüşler, unutkanlık, dikkat
güçlükleri ve kararsızlık duyguları yoğun olarak yaşanmaktadır.
Depresyon yaşayan kişilerde
ölüm düşüncesi sıklıkla oluşur, buna intihar düşünceleri de eşlik edebilir.
Kendi hayatlarına son veren kişiler arasında depresyon görülme oranı çok
yüksektir. İntihar, özellikle gençlik dönemi ölüm nedenleri arasında ilk
sıralarda yer almaktadır. Bu nedenle gençlik dönemi depresyonlarında destek
süreci önemli bir yer tutmaktadır. Depresyondaki kişilerin yakınları tarafından
yeterince ilgi, sevgi ve değer görmemeleri depresyon sürecinde en önemli
etkenlerden birisidir. Genellikle depresyon yaşayan kişilere yapılan öneriler,
öğütler, yargılamalar anlaşılmadığını hissetmesine ve yalnızlaşmasına yol
açacaktır. Zaten yoğun rahatsız edici duygularla baş etmeye çalışan kişi
kendisini daha da rahatsız hissedecek depresif durumu arttıracaktır.
Depresyon yaşayan kişiler,
çoğu zaman profesyonel psikolojik destek almak istememektedir. Hatta
çevrelerinden psikolojik destek alması konusundaki önerilerden kaçınabilirler.
Depresyondaki çok az kişi psikolojik destek alma arayışına girer ve bunların
bir kısmı da süreci yarıda bırakırlar.
Depresyonun
nedenleri kesin olarak bilinmemektedir. Depresyonun nedenleri ile
ilgili birçok farklı teorik açıklama bulunmaktadır. Depresyonun ortaya çıkma
nedenini açıklamaya çalışan çeşitli kuramlarda nörobiyolojik, genetik ve psikososyal
etmenler ele alınmaktadır. Depresyonun ortaya çıkmasında herhangi bir etmenin
tek başına depresyonun ortaya çıkma nedenini açıklayabileceği düşünülmemeli;
biyolojik, genetik ve psikososyal etmenlerin karşılıklı etkileşim içinde
depresyon gelişimine neden olduğu unutulmamalıdır. Medikal açıklamalar
beyindeki bazı nörokimyasal maddelerin (örneğin; serotonin) düzensizliğinden
kaynaklandığını öne sürmekte bu nedenle antidepresan ilaç önermektedirler.
Depresyonun biyolojik
nedenleri tam olarak bilinmese de bazı depresyonlu hastalarda tiroid ve böbrek
üstü bezi ile ilgili hormonların kan düzeylerinde farklılıklara rastlanması ve
bu bezlerle ilgili hastalığı olan bazı hastalarda depresyonlu hastalarda
görülen belirtilere rastlanması, depresyonun ortaya çıkmasında endokrin
sistemlerinin de rolü olabileceği düşünülmektedir.
Psikolojik
açıklamalarda ise kişinin kendisi, diğer insanlar ve dünyadaki olaylar hakkında
yapmış olduğu yanlış ve akılcı olmayan otomatik düşünce ara inanç ve temel
şemalardan kaynaklandığını öne sürmektedir. Geçmişinde, özellikle çocukluğunda
olumsuz yaşam olaylarıyla karşılaşmış ya da kendine güveni gelişmemiş ya da sorunlarla
başa çıkabilme becerisi yeterince gelişmemiş kişiler şimdi ki yaşamlarında
olumsuz yaşam olaylarıyla karşılaştıklarında var olan sorunla baş edebilmekte
güçlük çekmekte ve depresyona girmektedir.
Depresyonda kalıtımın
etkisine yönelik yapılan araştırmalarda depresyona genetik yatkınlığın etkili
olduğu sonucu ortaya çıkmıştır. Depresyonun kalıtım şekli ve genetik etmenlerle
çevresel etmenlerin nasıl etkileştiği tam olarak açıklanamamaktadır.
Depresyonun oluşma nedenleri
arasında bireysel farklılıklar bulunmaktadır fakat depresyonun oluşmasını
tetikleyen ve neden olan bazı genel durumlar vardır. Aile de depresyon yaşamış
birinin olması, yakının kaybı, işsiz kalma ve şehir değiştirme, , ciddi sağlık
sorunları, bazı ilaç ve ya uyuşturucu madde kullanımı, doğum, Aile, iş ve ya okul
sorunları, stresli bir ortamda
bulunmak, maddi sorunlar, başka bir
psikolojik sorununuzun olması depresyona neden olabilecek durumlar arasında
değerlendirilebilir.
Depresyon, panik atak,
sosyal fobi, aile ve çift sorunları, cinsel sorunlar gibi diğer psikolojik
sorunlarla birlikte de sıklıkla görülmektedir.
DEPRESYON
TÜRLERİ
Depresyon yaşayan kişilerde
farklı tiplerde depresyon türü görülmektedir. Depresyonun oluşmasına neden olan
birçok faktör bulunmaktadır ve bireysel farklılıklar mevcuttur. En sık görülen
depresyon türleri majör depresyon ve kronik depresyondur.
Majör
Depresyon
Bireylerin günlük
yaşantısını çok etkileyen depresyon türüdür. Belirtiler kendiliğinden ortaya
çıkar, başka herhangi bir nedenden dolayı ortaya çıkmaz. İştah ve uyku
düzeninde bozulmalar, işlevsellik kaybı, duyarsızlık ve depresif duygudurum
görülmektedir.
Kronik
Depresyon
Kronik depresyon, distimi
olarak ta adlandırılır. İki yılı aşkın süredir devam eden depresif ruh halidir.
Majör depresyondan daha az şiddetlidir ve etkileri daha düşüktür fakat kronik
depresyon yaşayan kişilerde majör depresyon yaşama olasılığı çok yüksektir.
Atipik
Depresyon
Atipik depresyon belirtileri
çok uyuma, aşırı yemek yeme, yorgunluk, reddedilmeye katlanamama ve üzüntü
halidir.
Bipolar
Depresyon
Bipolar depresyon, depresif
dönem ile aşırı coşku ya da mani dönemleri arasında değişen ruh durumudur.
Bipolar I ve Bipolar II olmak üzere iki alt türü bulunur.
DEPRESYON
TEDAVİSİ
Depresyondaki kişiler birçok
farklı nedenden dolayı depresyon yaşarlar. Kişinin gündelik yaşamındaki stres
veri olaylar ve geçmişinde yaşadığı olumsuz deneyim ve yaşantılar depresyonun
temel nedenleri olarak değerlendirilebilir.
Depresyon
tedavisi, uygun bir yaklaşım ortaya konulduğunda
başarılı sonuçlara ulaşılabilmektedir. Toplumdaki yanlış düşünceler ve bilgi
eksikliğinden dolayı uygun yaklaşımın yürütülmesi güçleşmektedir. Öncelikle ruh
sağlığı uzmanı tarafından ilaç tedavisi uygun görüldüyse yeterli sürede ve
düzenli bir şekilde ilaçların kullanılması gerekmektedir. Çoğu zaman
depresyondaki kişi iyileştiğini düşündüğünden ve ya çevresindekiler tarafından
sürekli ilaç kullanmaması gerektiği söylendiğinde ilaç kullanımını
bırakabilmektedir. Bu yanlış uygulama sonrasında depresyonun tekrarlama
olasılığı yüksek olacaktır.
Depresyon
tedavisi sürecinde en etkili psikolojik destek yöntemlerinden birisi
bilişsel davranışçı terapidir. Bu yaklaşımda psikoterapist, olumsuz otomatik
düşüncelerin doğasını, bu düşünceleri nasıl fark edeceğini, bunların yerine daha
işlevsel ve sağlıklı yeni düşünceleri nasıl koyabileceğini öğretir. Psikoterapist,
kişinin otomatik düşüncelerini besleyen onları ve ortaya çıkartan geçmiş yaşam
olaylarını tespit ederek geçmişte yaşanmış travmatik ve olumsuz olaylar
üzerinde çalışarak kişinin yaşadığı olumsuz durumların bu güne yansıyan
etkilerini ortadan kaldırır. Bilişsel davranışçı terapinin temel amacı kişiye
kendi kendine destek olmayı öğretmektir. Kişi, yaşadığı sorunlarla nasıl başa
çıkacağını öğrenir ve psikolojik destek sürecinde öğrendiği beceri ve
yöntemlerle yaşamının geri kalan bölümünde ortaya çıkan diğer sorunlarla aktif
bir şekilde baş edebilme becerisi kazanır.
Psikoterapi,
konuşma yöntemiyle, depresyona yatkınlık yaratan düşüncelerin, algıların, bakış
açılarının ve kişilik özelliklerinin tespit edilip düzeltilmesidir. Kişinin
depresyona neden olan kişilik özelliklerinden ve düşünce hataları üzerine
çalışılır. Psikoterapide depresyondaki kişinin yanlış düşünceleri varsa ortaya
çıkartılır ve kişiye alternatif düşünme yöntemleri öğretilir.
Depresyon
tedavisinde asıl amaç belirtilerin tamamen ortadan kaldırılmasıdır.
Belirtilerin tam olarak düzelmediği durumlarda tekrarlama ve kronikleşme
olasılığı artmaktadır.
Depresif
duygudurum ve çökkünlük tekrarlayabilir
ve sayısı arttıkça yineleme olasılığı artmaktadır. Bu nedenle belirtilerin
alevlenmesini ve tekrarlamasını önlemek için psikolojik destek süreci çok
önemli bir yer tutmaktadır.
Nedeni ne olursa olsun
depresyon çözümü olan bir psikolojik problemdir. Ankara’da
depresyon tedavisi sürecinde psikolojik destek ve psikoterapi
ile kısa bir sürede bu sorundan kurtulabilirsiniz.
Uzman
Psikolog İlker KÜÇÜK | Psikoloji & Pedagoji & Psikoterapi | ANKARA
Yorumlar
Yorum Gönder